FST AIT Uygulaması, algının en kısa yolu olan sağ kulak-sol zihin bağlantısının güçlendirilmesi eğitimidir. Sol kulak ağırlıklı işitsel algı, halk arasında ‘jetonun geç düşmesi’ olarak bilinir. Zihnimizde iki işitme merkezimiz ama sözel ve sayısal bir algılama ve yorumlama merkezimiz olduğundan ve bu merkezin de sol zihnimizde bulunmasından dolayı sol zihnin eğitiminin önemi açıktır. Sol zihni eğitmek için sağ kulağın işlenmiş müzikle (müzikteki alçak ve yüksek gidiş gelişlerin) eğitilmesi ve zihnin yeni yollar bularak, kendini eğitmesidir.
FST AIT Metodu, uygulamalarda 30’ar dakikalık dinletiler halinde yapılır. 20 kez süreklilik taşıyacak şekilde dinletilere devam edilir. 10 günde, en az 3 saat ara ile 2 kez uygulama yapılabildiği gibi günde bir kez olarak eğitim 20 günde de tamamlanabilir.
Sağ ve sol zihnimizde birer işitme merkezimiz olmasına karşın algı ve yorum merkezimiz sadece sol zihnimizde bulunur. İşitmenin olduğu anda algılama olabilmesi için iki zihin yarım küremizi birleştiren çizginin sadece bir kere geçilmesi gerekir. İşitsel Algı’da iyi işitiyor olmanın bir fonksiyonu yoktur. İyi işiten bir kişinin de işitsel algısı düşük olabilir. Sol zihindeki işitme merkezine ulaşan ses, zaman kaybı olmadan anında algılanır. Bu nedenle FST AIT METODU=DAVRANIŞ dır. Davranışlar hangi kulak ağırlıklı işitsel algıya bağlı olarak, olumlu ya da olumsuz davranışlar olarak sergilenebiliyor. Sol kulak baskın işitsel algı varsa, çocuğun davranışları da olumsuz oluyor çünkü kelimelerin içeriğini anlamada zorlanıyor. Sağ ve sol kulak algılaması eşitse veya sağ kulak baskın algılama varsa çocuk hemen algıladığı için anne baba ve öğretmene itaat etmesi kolaylaşıyor, davranışlar istenen davranış oluyor. İşitilen anda anlama oluşuyor.
Sağ ve sol zihnimizin dengeli ve işbirlikçi olması; öğrenme, öğrendiğini saklama ve yeri gelince bu bilgileri kullanabilme açısından çok büyük önem taşıyor. Matematik problemlerini çözerken sol zihnimizdeki sayılara ihtiyaç duyarken aynı zamanda sağ zihnimizin yaratıcılığının işbirliğine ihtiyacımız vardır. Aynı şekilde konuşurken kelimeleri ve anlamlarını sol zihnimizden alırken, kelimelere vereceğimiz ritim, vurgulama ve duygusallık da sağ zihnimizden geliyor. Okula başlayana kadar her şeyi sağ zihnimizle öğrendiğimiz, okulla beraber artık sol zihinle daha çok öğrenmek mecburiyetinde olunduğu için bu geçiş döneminde, çocuk ders esnasında, sıralar arasında geziyor ve öğretmenin konuşmalarını alışık olduğu tarzda yani sağ zihniyle algılamaya devam ediyor. Bunun sonucunda algılama ağır ve yavaş oluyor ki öğretmenin ve anne babanın istediği davranışlar alınamıyor. Sağ zihin alışkanlığı devam ettiği için evde ödev yapmak bir işkence haline geliyor. Sağ/sol kulak işitsel algısının dengelenmesi gerçekleşince bu sorun büyük oranda ortadan kalkıyor.
FST AIT Metodu uygulaması için 3 yaşını doldurmuş olmak gerekir. Üst yaş sınırı ise yoktur. FST AIT Metodu insan hayatının her evresinde ve değişik şekildeki ihtiyaçlarımıza yardımcı olabilir. Özel eğitim alan bir çocuğun davranış sorunlarına çözüm getirebileceği gibi, ilkokula yeni başlayan çocukların sınıfa uyum sağlamasına yardımcı olur. Öğrenme zorluğu çeken, algısı yavaş olan öğrencilere yardımcı olduğu gibi, yüksek lisans yapan bir kişiye ya da kariyerini yükseltmek isteyen kişilere de yardımcı olduğu görülmüştür. Maria Callas, Pavorotti sesini en iyi şekilde kullanmak ve işitsel algısını en yüksek oranda kullanmak için yaptırmış olup, Gerard Depardeu çocukluğunda kekemeliğini kontrol altına almak için ve yetişkin yaşlarında ise İngilizceyi öğrenebilmek ve daha iyi telaffuz edebilmek için tekrarlamıştır. Sözel ve yazısal ifadeyi geliştirdiğinden birçok yazar, sanatçı ve seminer veren kişiler yararlanmaktadır. Motor hareketlerin gelişimine yardımcı olduğundan spor alanında FST AIT önemli bir yer tutmaktadır.
Çocuklarımızın, eşimizin ya da bir başkasının zeki olduğunu görürüz. Aynı zamanda da tüm kapasitesini kullanmadığını biliriz. Biraz gayret etse, diye düşünürüz. Kapasitemiz olduğu halde, yetenek ve becerilerimizi üst sınıra kadar kullanmayız. Algı ve yorum sistemimiz kapasitemizin ne kadar kullanılacağına karar verir. Sınava giren bir öğrencinin öksürük sesinden etkilenip, bildiklerini unutması mümkün olabildiği gibi, bir başka öğrencinin zihnine olumsuz düşüncelerin gelmesi de yorum sistemini ve buna bağlı olarak başarılarını etkileyebilir.
Zeki ama… İstese yapar… diyoruz çünkü biz kapasiteleri olduğunu biliyoruz. Bu durumda gerçekten yapabileceğimiz bir şey var mı? Çocuğumun kapasitesini en yüksek oranda kullanmasını, yaşadığı sorunları en aza indirmeyi ve hatta algısının iyi olmasını sağlayabilir miyim? Evet, kullanmamız mümkündür. Olan kapasitemi en üst seviyesine kadar kullanabilmem için algı ve zihin geliştirme yöntemleri üzerinde yıllardır çalışılmıştır.
Geliştirilen ilk tekniklerden biri olan Tomatis 1960 yıllarında inşa edilmiş olup, işitsel olarak algıladıklarımızın keskinleştiğini uzun yıllar boyunca verilen, uygulama sonuçlarına dayalı raporlarıyla kanıtlamıştır.
FST AIT’in pratik bir yöntem olduğu açıkça görülebilir;
Sadece 10 günde iki kez 30’ar dakikalık dinletileri var,
Zaman ve sürenin kısa olması FST AIT uygulama ücretinin de ekonomik olmasını sağlıyor,
3 yaş gibi çok erken yaşta uygulamadan yararlana biliniyor,
Yapılan istatistiklerde, öğrenme gecikmesi olduğu durumlarda İşitsel Algı Uygulama sonrasında çocuğun bu sorunu büyük ölçüde aştığı görülmüştür. 1960’larda Alfred Tomatis, kendi çocuklarında bu soruna çözüm ararken ulaştığı İşitsel Algı çalışmaları sonrasında kendi çocuklarına ve dünyadaki diğer çocuklara da yardımcı olmuştur. 8.000 kişiye uygulama yapan Tomatis sonuçlar hakkında sağlam kanıtlara sahip olmuş ve daha sonra yapılan istatistikler de bu sağlamlığı kanıtlamıştır. Tomatis bugün Disleksi olarak bilinen öğrenme güçlüğünün, metodu sayesinde (çocuklarında da deneyimleyerek) aşıldığını ifade etmiştir. FST metodu hakkında “okuma, yazma ve öğrenmede bir ön çalışma olarak algının açılmasını sağlayıp, öğrenmenin temel tuğlalarını örer. Bu uygulama sonucunda çocuğun zihin yolları olarak açık olduğundan, bilgi depolamada kolaylık yaşar.” demiştir.
Nasıl oluyor da FST Metodu öğrenmede kolaylık sağlayabiliyor? Metot öncelikle öğrenmede gerekli olan sağ ve sol zihnin birlikte çalışmasını sağlıyor. Sol zihnin anlama-yorum-inceleme-içerik-kelimeler ve sayılar gibi gerekli tuğlaların birleştirilmesi için sağ zihnin yardımına ihtiyacı vardır. Motor hareketlerimiz ile (okuma-yazma-konuşma) öğrenme gerçekleşir. Öğrenmenin kısa yolu sağ kulak baskınlığı olduğunu daha 1960’lı yıllarda anlatan ve uygulamayı bunun üzerine kuran Tomatis: ‘Sağ kulaktan gelen seslerin, konuşma ve yorum (kelimeler ve sayıların sol zihnimizde bulunduğunu düşününce) merkezinin bulunduğu sol zihne doğrudan ulaşması öğrenmede hız kazandırdığı gibi öğrenciye öğrenmekten de keyif aldırmaktadır’.
Öğrenmenin en kısa yolu sağ kulaktır çünkü sol zihne en kısa yoldur, diyen Tomatis öğrenmede yavaşlığı olan çocuk ve yetişkinlerin öğrenmenin uzun yolu olan sol kulak baskın dinleme yaptıklarını söylemiştir. Tomatis uygulama sonrası bu kişilerde, sağ kulak baskınlığı ya da eşit baskınlık oluştuğundan öğrenmenin hız kazandığını ve çocukların okumayı sevdiğini göstermiştir.
FST Metodu el becerileri gerektiren hareketlerden tutarak tüm sporlarda gerekli olan motorik hareketleri güçlendirir. FST uygulaması sırasında, daha müzik dinletileri sırasında öğrencilerdeki değişiklikleri, genelde çocuğu daha seyrek gören akrabalar belirgin fark ederler. Aslında bunlar küçük değişimlerdir. Gelişimin tam yerine oturması 6 ay alır. Bundan sonra çocuğun eğitimlerine çok özen gösterilmelidir. Otizmli ve öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin algısının her seferinde daha ileri taşınması için eğitimin tekrarlanmasına gerek duyulabilir. FST Metodundan en yüksek verimi almak için; çocuğun uygulama sırasında sağlıklı kulaklara sahip olduğuna dikkat etmek gerekir. Eğitim sonrası kulaklıkla müzik dinletmemeli ve kulaklarına su kaçmaması için havuzdan-denizden çıktıktan sonra kulaklar kurulanmalıdır.
İşitsel algı Metodu 1960’tan bu yana Dünya’da ve 2004’ten bu yana Türkiye’de hizmet veriyor. “İşitsel Algı Gelişimi / Metodu bir algı gelişim yöntemidir. Herhangi bir şekilde tıbbi yâda hastalık iyileştirici bir tutum taşımaz.”